
(15 Mart 1988- 18 Temmuz 1965) Zincirlikuyu Mezarlığı
Mudurnu’dan İstanbul’a göçen Karakayış ailesinden Maliye Başveznedarı Mehmet Halit Bey’in oğlu olarak İstanbul’da dünyaya gelen Refik Halit, Vezneciler’deki Şemsü’l Maarif ve Göztepe’deki Taş Mektep’te başladığı eğitim hayatına Galatasaray Lisesi’nde devam etti.
1900’da girdiği Mekteb-i Sultani’yi bitiremeyince 1907 yılında Mekteb-i Hukuk’a girdi. Ardından Maliye Nezareti’nde görev aldı. II. Meşrutiyet sonrası görevini bırakıp 1908’de Servet-i Fünun’da ve Tercüman-ı Hakikat’te yazmaya başladı. Ardından “Son Havadis” adında bir gazete çıkaran Karay, Hürriyet ve İtilaf Fırkası’nın iş başına geldiği dönemde 6. Belediye Dairesi başkâtibi oldu.
1912 yılından sonra İttihat ve Terakki iktidarı döneminde Şevket Paşa’ya suikast düzenlenmesinden sonra muhalefet tarafında olduğu için Sinop’a sürülmüştü. Sürgün hayatı uzun süren Karay, Sinop’tan sonra Çorum, Bilecik ve Ankara’ya gönderildi. 1918 yılında Ziya Gökalp ve Ömer Seyfettin’in yardımlarıyla İstanbul’a dönebildi. Bu dönemde Vakit, Tasvir-i Efkâr ve Zaman gazetelerinde makaleleri yayınlandı. Damat Ferit Paşa’nın dostluğu sayesinde, mütarekeden hemen sonra Hürriyet ve İtilaf Fırkası’na katıldı ve Genel Merkez Üyesi oldu. İstanbul’a döndükten sonra Robert Koleji’nde Türkçe öğretmenliği yapmaya başladı.
1919 yılında Posta ve Telgraf Umum Müdürü oldu. Mütareke yıllarında Hürriyet ve İtilaf Fırkası’na giren Karay, 1922’de Aydede adlı mizah dergisini çıkarmaya başladı. Kurtuluş Savaşı’na karşı yazıları ve davranışları nedeniyle zaferden sonra “Yüzellilikler” listesine alınınca, yurdu terk etmek zorunda kaldı.
15 yıllık sürgün hayatını Beyrut ve Halep’te geçiren yazar, burada Doğru Yol ve Vahdet adlı Türkçe yayımlanan gazeteleri yönetti. Yakup Kadri Karaosmanoğlu, Gençlik ve Edebiyat Hatıraları’nda, Atatürk’ün yazılarını çok sevdiği Karay’ın yurda dönmesini istediğini ve içişleri bakanına bu durumu çözmesini söylediğini, bunun üzerine bakan Şükrü Kaya’nın Karay’a bir sınır karakoluna teslim olmasını teklif ettiğini, ancak Refik Halit’in bu çözümü reddettiğini ve böylece “Yüzellilikler”in affı için 1938’de bir kanun çıkarıldığını yazar.
Refik Halit yurda döndükten sonra yeniden gazeteciliğe başlar. Ancak politikayla hiç ilgilenmez.
İlk yazıları Servet-i Fünun’da yazan Refik Halit Karay, daha sonra Fecr-i Ati topluluğuna katılır. Yazdığı hiciv yüklü mizah yazılarıyla Milli Mücadele muhalefeti olmasına karşın üslubunun güzelliği ve zekâsı ile Mustafa Kemal’in sevdiği yazarlardan biri olmuştur.
Memleket Hikâyeleri, Gurbet Hikâyeleri isimli hikâye; İstanbul’un İç Yüzü, Yezidin Kızı, Çete, Sürgün, Anahtar, Bu Bizim Hayatımız, Nilgün, Yeraltında Dünya Var, Dişi Örümcek, Bugünün Saraylısı, İki Bin Yılın Sevgilisi, İki Cisimli Kadın, Kadınlar Tekkesi, Karlı Dağdaki Ateş, Dört Yapraklı Yonca, Sonuncu Kadeh, Eskici isimli romanları; Kirpinin Dedikleri, Agop Paşa’nın Hatıratı, Guguklu Saat, Bir Avuç Saçma isimli hiciv eserleri; Minelbab İlel Mihrab, Bir Ömür Boyunca isimli hatıra; Bir İçim Su, Bir Avuç Saçma, İlk Adım, Üç Nesil Üç Hayat, Makyajlı Kadın, Tanrıya Şikâyet isimli fıkra eserleri vardır.
Refik Halit Karay tedavi gördüğü Şişli Sağlık Yurdu’nda 18 Haziran 1965’te 76 yaşındayken geçirdiği ameliyat sırasında hayata veda etmiştir. Kabri Zincirlikuyu Mezarlığı’nda A adasındadır.
İlk yorum yapan olun