Yedi kargalar
Bir adamın yedi oğlu varmış. O kadar istermiş de bir kızı olmazmış. Günün birinde karısı ona müjde vermiş: gebe olduğunu söylemiş. Çocuk dünyaya gelmiş. Bu seferki kızmış. Buna çok sevinmişler ama çocuk pek cılız, pek ufakcık bir şeymiş. Bu yüzden de evde vaftiz edilmesi gerekmiş. Vaftiz suyu getirsin diye babası, oğullarınadan birini kuyuya yollamış. Öbür altı oğlan daonun paşinden gitmişler. Hepsi de suyu önce kendisi doldurmak istiyormuş. Bu yüzden testi suya düşmüş. Oğlanlar oldukları yerde kala kalmışlar; ne yapacaklarını şaşırmışlar. Hiçbiri eve dönmeye cesaret edememiş. Çocukların hala dönmediklerini gören baba: — Yetiz oğlanlar kesin oyuna daldılar! Demiş Kızın vaftizsiz öleceğinden korkuyormuş. Canı çok sıkılmış: —İnşallah hepiniz karga olursunuz! Diye ilenmiş.…
Karga ile sürahi
Bir zamanlar çok susayan bir karga su bulabilmek için epeyce uzun yol yürür ve çok yorulur. Ansızın, ilerde büyükçe bir sürahi görür. Fakat, gagası suya yetişemez. “Bu suya ulaşmam şart “diye düşünür. ”Daha uzağa uçamayacak kadar yorgunum . Ne yapmam lazım? Buldum! Sürahiyi yana çevirmeliyim.” Kanatlarıyla sürahiye vurmaya başlar. Fakat sürahi çok ağır ağırdır, hareket ettiremez. Sonra bir süre düşünür. “Şimdi buldum” diye sevinçle söylenmeye başlar. “Sürahiyi kırıp , dökülen suyu içeceğim .” Gagası, pençesi ve kanatlarıyla sürahinin üstüne atlar ama sürahi çok sert olduğu için kıramaz. Zavallı karga, biraz dinlendikten sonra etraftaki çakıl taşları dikkatini çeker. Onları tek tek toplayarak sürahinin içine doldurmaya başlar. Taşlar sürahinin içine doldukça, sürahinin…
Karga ile koyun
Kartal süzülüp koyun sürüsüne dalmış. Bir koyunu kapıp havalanmış. Bu durumu gören karga, kartala özenmiş. “Bunu ben de yapabilirim.” diye düşünmüş. Kanatlarını açmış, pençelerini germiş. Kartal gibi süzülerek bir koyunun sırtına konmuş. Koyunu kaldırmak istemiş, başaramamış. Çabaladıkça pençeleri koyunun yünlerine dolanmış . Karga ayaklarını kurtarmak istemiş, fakat kurtaramamış. Durumu gören çoban, kargayı yakalamış, ama bırakmamış. Evine götürüp kafese koymuş. Çoluk çocuğa göstermiş. Kartala özenen zavallı karga, hem özgürlüğünü yitirmiş hem de gülünecek duruma düşmüş. La Fontaine
Kaplumbağa, fare ve karga
Bir varmış, bir yokmuş; hayvanların mutlu yaşadığı bir ülke varmış. Bu ülkede ceylan, kaplumbağa, karga ve fare bir arada güzel güzel yaşıyormuş. Yurtları uzak, çok uzak bir yerdeymiş. Mutlulukları da bu yüzdenmiş. Bir gün ceylan çayırda oynuyormuş, halinden çok mutluymuş. Ancak birdenbire insanoğlunun en iyi dostu olarak bilinen bir köpek çıkmış ortaya . Tabii arkasındanda bir insan gelmiş . Köpek ve adam geyiğin peşinden koşmaya başlamış.Ceylan kaçmış onlar kovalamışlar. Bu sırada evde yemek zamanıymış. Sofrayı hazırlayan fare bakmış arkadaşlarından biri eksik. Arkadaşlarına dönerek : -Neden ,demiş hep dörtken bu gün üçüz? Ceylan arkadaşımız bizi unuttu mu dersiniz? -Unutmaz, demiş kaplumbağa. Mutlaka başı dertte olmalı. Ne olurdu karga gibi kanatlarım olsaydı,…
Ceylan, kaplumbağa, fare ve karga
Bir varmış, bir yokmuş; hayvanların mutlu yaşadığı bir ülke varmış. Bu ülkede ceylan, kaplumbağa, karga ve fare bir arada güzel güzel yaşıyormuş. Yurtları uzak, çok uzak bir yerdeymiş. Mutlulukları da bu yüzdenmiş. Bir gün ceylan çayırda oynuyormuş, halinden çok mutluymuş. Ancak birdenbire insanoğlunun en iyi dostu olarak bilinen bir köpek çıkmış ortaya . Tabii arkasındanda bir insan gelmiş . Köpek ve adam geyiğin peşinden koşmaya başlamış.Ceylan kaçmış onlar kovalamışlar. Bu sırada evde yemek zamanıymış. Sofrayı hazırlayan fare bakmış arkadaşlarından biri eksik. Arkadaşlarına dönerek : -Neden ,demiş hep dörtken bu gün üçüz? Ceylan arkadaşımız bizi unuttu mu dersiniz? -Unutmaz, demiş kaplumbağa. Mutlaka başı dertte olmalı. Ne olurdu karga gibi kanatlarım olsaydı,…
Aptal Karga
Bir gün bir aptal karga, Bir parça peynir çalmış. Uçmuş bir dala konmuş, Etrafı seyre dalmış. Ordan geçen bir tilki Şen sesinle öt demiş . Aptal karga gak demiş, Peyniri tilki yemiş .
Sabır
80’ine merdiven dayamış yaşlı baba ile onu ziyarete gelen -45 yaşında ve saygın bir işi olan- oğlu salonda oturuyorlardı . Hal-hatırdan, çoluk-çocuktan, havadan-sudan sahbet ettikten sonra oğlu susmuş, ayrılmanın sinyalini vermişti. O anda üzerinde oturdukları sedirin yanındaki pencerenin pervazına bir karga kondu. Yaşlı baba kargaya gülümserek biraz baktıktan sonra oğluna sordu: “Bu ne oğlum?” Oğlu şaşkın, cevapladı: “o bir karga baba.” Yaşlı baba kargaya biraz daha baktıktan sonra yine sordu: “Bu ne oğlum?” Oğlu daha da şaşkın, yine cevapladı: “Bab! a, o bir karga” Karga hâlâ pervazda, komik hareketlerle başını sağa sola çeviriyor, başını yan yatırıyor, havaya bakıyor, sonra başını yine onlara çeviriyordu. Yaşlı baba üçüncü defa sordu: “Bu ne?”…