Kaplumbağa, fare ve karga
Bir varmış, bir yokmuş; hayvanların mutlu yaşadığı bir ülke varmış. Bu ülkede ceylan, kaplumbağa, karga ve fare bir arada güzel güzel yaşıyormuş. Yurtları uzak, çok uzak bir yerdeymiş. Mutlulukları da bu yüzdenmiş. Bir gün ceylan çayırda oynuyormuş, halinden çok mutluymuş. Ancak birdenbire insanoğlunun en iyi dostu olarak bilinen bir köpek çıkmış ortaya . Tabii arkasındanda bir insan gelmiş . Köpek ve adam geyiğin peşinden koşmaya başlamış.Ceylan kaçmış onlar kovalamışlar. Bu sırada evde yemek zamanıymış. Sofrayı hazırlayan fare bakmış arkadaşlarından biri eksik. Arkadaşlarına dönerek : -Neden ,demiş hep dörtken bu gün üçüz? Ceylan arkadaşımız bizi unuttu mu dersiniz? -Unutmaz, demiş kaplumbağa. Mutlaka başı dertte olmalı. Ne olurdu karga gibi kanatlarım olsaydı,…
Fareli köyün kavalcısı
Bir varmış, bir yokmuş, evvel zaman içinde, kalbur zaman içinde develer tellalken, pireler berberken, ben annemin beşiğini tıngır mıngır sallarken; ülkenin birinde bir köy varmış. Halkı mutluluk içinde yaşarmış. Günlerden bir gün köyün bütün evlerine fareler dolmuş. Binlerce fare köyün sokaklarında, evlerde dolaşıyorlarmış. Yatak odasına gitseler, mutfağa girseler farelerden geçilmiyormuş. Ne bulurlarsa yiyorlarmış. Halk ne yapacağını şaşırıp kalmış. Köy muhtarından bu işe bir çare bulmasını istemişler. Muhtarın da elinden bir şey gelmiyormuş. Böylece köyün adına fareli köy denmiş. Fareli köyün çocukları da, bu pis yaratıklarda bıkmışlar. Bir gün fareli köye bir çalgıcı gelmiş. Muhtara: “Eğer bana bir kese altın verirseniz, köyü farelerden temizlerim.” demiş. Bütün köy halkı bu habere sevinmişler.…
Fare ile köpek
Bir gün köpeğin biri çalıların arkasında yatan bir farenin izini bulmuş. Fakat fare hızla oradan uzaklaşmış ve köpek de onu kovalamaktan vazgeçmiş. O sırada tarlada çalışan bir adam olanları görmüş . Adam köpeğe seslenmiş : – Nasıl olur da senin gibi birisi böyle küçücük bir hayvanı elinden kaçırır. Yoksa ihtiyarlamaya mı başladın ? Köpek şöyle yanıt vermiş : – Evet ama bizim niçin koştuğumuzu unutuyorsun. Yemek için koşmak başka , hayatını kurtarmak için koşmak başkadır.
Fare ile aslan
Ormanlar kralı aslan öğle uykusundayken fare gelip üstünde dolaşmaya başlamış. Kral uyanmış, fareyi yakalamış. Tam fareyi yiyecekken başlamış fare yalvarmaya. – “Ne olur efendim beni yeme, belki bir gün benim de size yardımım olur,” demiş. Aslan gülmüş bu söze, – “Ben koskoca aslan kral, sense bir fındık faresi.” deyip, bırakmış fareyi. Aradan zaman geçmiş. Bir gün aslan, avcıların kurduğu tuzağa düşmüş. Bir türlü kurtulamıyormuş. – Artık sonum geldi, demiş. İniltileri ormanın her tarafından duyuluyormuş. Fare koşarak gelmiş, ipleri kemirerek aslanı kurtarmış. Bunun üzerine de; sayın kralım zamanında siz bana gülmüştünüz. Fındık faresi, sen bana nasıl yardım edeceksin? Demiştiniz. Ama gördünüz ya, küçükler de büyüklere yardım edebilirler, demiş.
Ceylan, kaplumbağa, fare ve karga
Bir varmış, bir yokmuş; hayvanların mutlu yaşadığı bir ülke varmış. Bu ülkede ceylan, kaplumbağa, karga ve fare bir arada güzel güzel yaşıyormuş. Yurtları uzak, çok uzak bir yerdeymiş. Mutlulukları da bu yüzdenmiş. Bir gün ceylan çayırda oynuyormuş, halinden çok mutluymuş. Ancak birdenbire insanoğlunun en iyi dostu olarak bilinen bir köpek çıkmış ortaya . Tabii arkasındanda bir insan gelmiş . Köpek ve adam geyiğin peşinden koşmaya başlamış.Ceylan kaçmış onlar kovalamışlar. Bu sırada evde yemek zamanıymış. Sofrayı hazırlayan fare bakmış arkadaşlarından biri eksik. Arkadaşlarına dönerek : -Neden ,demiş hep dörtken bu gün üçüz? Ceylan arkadaşımız bizi unuttu mu dersiniz? -Unutmaz, demiş kaplumbağa. Mutlaka başı dertte olmalı. Ne olurdu karga gibi kanatlarım olsaydı,…
Aç fare
Dağda yaşayan bir fare varmış. Bir gün karnı çok acıkmış. Elma bahçesine girip üç tane elma yemiş. Dönerken yolda birini görmüş. Elinde su kovası, evine gidiyormuş. Fare “Ey insanoğlu! Karnım çok aç. Üç tane elma yedim. Şimdi de seni yiyeyim mi?” demiş. Adam “Kovayla başına bir vurdum mu ölürsün!” diye öfkelenmiş. Ama aç fare adamı yutuvermiş. Gide gide bir yere varmış. Burada düğün varmış. Yeni gelin mangalda ateş yakıyormuş. Fare “Gelin gelin! Karnım çok aç. Üç elma, bir adam yedim. Şimdi de seni yiyeyim mi?” demiş. Gelin “Hadi oradan! Ateşi kafana geçiririm!” diye çıkışmış. Ama aç fare onu da yutmuş. Gide gide bir yere varmış. Bu yerde üç güzel kız…
Fare Kapanı
Evin minik faresi, duvardaki çatlaktan bakarken çiftçi ve eşinin mutfakta bir paketi açmakla meşgul olduklarını gördü. Kendi kendine: “İçinde ne var acaba?” diye düşündü. Ama gördükleri onu dehşete düşürmüştü. Paketin içinden bir fare kapanı çıktı. “Evde bir fare kapanı var,.. evde bir fare kapanı var !” diye bağırarak anne ve babasının yanına koştu. Minik farenin bu telaşını gören anne ve baba fare, doğruca mutfağı görebildikleri çatlağın bulunduğu yere koştular. Evet minik farenin söyledikleri doğruydu. Evin sahipleri fare kapanı kuruyorlardı. “Bu haberi bahçedeki hayvanlara da duyurmamız lazım” dedi baba fare. “Hem belki bize yardım edebilirler ne dersiniz?” Anne baba ve minik fare doğruca bahçeye diğer hayvanların yanına koştular. “Evde bir fare…