
Bu dar sokak bulunduğu semtin adını almıştır. Sinekli Bakkal. Evler ahşaptı. Ortadan uzanan bir aralık kalmıştı. Sokak daima serin ve loştu. Her pencerede saksılar vardı, saksılar da çeşitli çiçekler vardı.
İnsanlar pencereden bağırarak dedikodu yaparlardı. Kızlar ve erkekler sokaklarda dolaşırlardı. Mahalle zira toplantı yeriydi. Herkes orada buluşup, konuşurdu. İhtiyarlar zamanında çeşme de doğmuş çocuk olduğunu söylerlerdi.
Mahalleye bir yabancı gelirse ona iki yer gösterilirdi. Biri İstanbul Bakkaliyesi sahibi Mustafa Efendi diğeri İmamın eviydi.
Bu iki yer mahallenin benimseyerek istediği yerlerdi. Mustafa Efendi tam bir mahalle bakkalı, İmam ise kendisinden başka birine benzemeyen bir adamdı. Onda hususi bir heybet vardı. Vaaz eder gibi konuşurdu ve ondan bir şey almak çok zordu. Eğer imam ikinci Abdül- hamit döneminde değil de sonraki yüzyıllarda gelseydi fikirleriyle etkin bir kişi olurdu. Cemaate devamlı cennet ve cehennemi anlatırdı. Daima bir ahret havası yaratmak isterdi.
İmam karısını genç kaybetti, bir daha evlenmedi. Emine adlı kızından başka kimsesi yoktu. O diğer çocuklara benzemezdi. Temizdi, hamarattı ama suratsızdı. Kız gençlik yıllarında mahallenin haylazlığı ile meşhur delikanlısı “Kız Tevfik” lakaplı aynı okula gittikleri bir gençti. Birleşivermişlerdi. Tevfik orta oyununa kız rolüne çıkan biriydi. Dul annesi ile Dayısı Mustafa Efendinin evinde otururdu. Tevfik’in anasıyla dayısı öldü. Ölünce yüreğinde bir boşluk oluştu. Ona Mustafa Efendinin bakkalı kaldı. Tevfik’in oyunculuğu bırakacağını duyan Emine İmamı terk edip ona kaçtı. Mahalleli bunlara yardım etti ve de İmam Emine’yi reddetti.
Karısıyla arası daha ilk günler de soğumuştu. Ama yinede ona tutkundu. Bakkalcığı sevmediği halde onu istediği gibi kullanarak zevkli hale getiriyordu. Emine babasının evini özlemişti. Tevfik dükkânı yürütemiyordu. Bu nedenle dükkânın başına kendi geçti. Böyle olunca dükkân düzeldi. İşler iyi gidiyordu. Ama dükkânın başındayken Tevfik’i kullanması onun hiç hoşuna gitmiyordu. Ona kızıyordu. Emine bir gece uyanınca Tevfik’i yanında göremedi, aşağı indi bir de ne görsün Tevfik aşağı kata getirdiği arkadaşlarına Emine’nin yatak odası ve dükkân hallerini anlatıyordu. Emine’nin onları izlediğini görünce hepsi evden kaçtı. Tevfik birkaç gün gelmedi. Ne eve ne dükkâna uğruyordu.
Emine imamı zor da olsa kandırmayı başarıp tekrar imamın evine sığındı. Tevfik af dileyip barışmak, Emine ise boşanmak için uğraşıyordu.
Tevfik dükkânı tamamen kapadı. Yine orta oyunun da oyunculuk yapmaya başladı. Tevfik çok ünlü olmuştu. Saraya bile çağrılıyordu. Emine’nin Tevfik den bir çocuğu olmuştu. Adını Rabia verdiler. Rabia küçük yaşta imamın etkisinde kaldı. Dinine bağlı bir çocuktu. Rabia bebekleri seviyordu. Bir bebek dikti. Bunu gören İmam Bebeği yaktı ve Rabia’yı dövdü. Bebeğin Yanması onu ok etkilemişti. Artık büyüdükçe çok uslu bir çocuk olmuştu. Hacı İlhami Efendi torununu mektebe göndermedi. Bunun yerine onu kendi yetiştiriyordu. Rabia Kuran-ı ve sureleri çok çabuk ezberliyordu. Kız her şeyi çok çabuk ezberleyebiliyordu. İmam ve kızı Rabia’yı hafız yapmaya karar verdiler. Çalışmaların sonunda kız hafız oldu. Artık büyük mevlitlere çağrılmaya başlandı. Büyük paralar kazanıyordu.
İlk Valide Camiinde dikkat çekmeye başladı. Selim Paşanın karısı bu kıza çok ilgi gösteriyordu. Bu kadın çok iyiydi. Bu Rabia’yı Selim Paşaya anlattı. Rabia Sabiha Hanımın evine gidip ona mukabele okurdu. Sabiha Hanım gelini Dürnevle iyi geçinemezdi. Birbiriyle ter giderlerdi.
Sabiha Hanım romatizmalı olduğundan devamlı minderde otururdu. Dürnev’e karşı bir Çerkez kızı aldı. Rabia o eve yine bir gün mukabeleye gitti. Kadın yine geliniyle ağız kavgası ediyordu. Artık devamlı o eve okumaya gidiyordu. Selim Paşa da hayran kalmıştı. Selim Paşa ve karısı İmamı ve kızını razı ederek Rabia’ya din ve musiki dersleri aldırmaya başladılar. Aynı zamanda da dini terbiyede alıyordu. Artık günün çoğunu o konakta geçiriyordu. Vehbi dede ona musiki dersleri veriyordu. Peregrini diye biri ara sıra o konağa o kızı dinlemeye gelirdi. Artık Emine ile Tevfik boşanıyorlardı. Kızın nerede kalacağına kendinin karar vermesini istediler. Rabia babasının yanında kalmaya karar verdi. Artık babasının yanındaydı. Tevfik bakkaliyeyi tekrar açtı. İşleri çok iyi gidiyordu. Peregrini bir gün dükkâna geldi. Tevfik’le tanıştı. Rabia’ya olan ilgisini anlattı.
Tevfik oyun oynamaya devam ediyordu. Rabia mukabele okuyor aynı zamanda da amcasının yokluğunda dükkâna bakıyordu. Rabia’nın müzik dersleri çok iyi konser gibi gidiyordu. Hıdrellez günleri orada çok farklı olurdu. Bir gün Bilal ile Rabia konakta bir tesadüf eseri karşılaştı. Birbirlerini dikkatle incelediler. Bilal artık Rabia’yı seviyordu. Bilal sevdiğini söyleyemiyordu. Yine Rabia ile karşılaştığı bir an ilk ve son defa onun dudaklarından öpüverdi. Rabia bundan çok etkilendi. İkiside her karşılaştığında birbirlerine sevdalı gibi bakıyordu. Bu olayı Selim Paşaya anlattılar.
Rabia dört gün boyunca babasından haber alamadı. Kaçırıldığı sanılıyordu. Yine Sinekli Bakkal da Tevfik konusu vardı. Bulununca Tevfik’in kötü işler yaptığı anlaşıldı. Tevfik’i Şam’a sürdüler. Rabia bu olaya çok üzüldü. Herkes onu avutmaya çalışıyordu. Artık Rabia’nın hayatı değişiyordu. Onun için günler hep birbirine benziyordu. Tevfik gideli daha bir iki ay geçmişti. Artık İkbal Hanım diye birinin yanında kalıyordu. İkbal Hanım’ın evinde mukabele okuyordu. Rabia gibi bir Müslüman kız nasıl bir kâfire âşık olurdu. Şimdi onun için tövbeden başka bir yol yoktu. Peregrini’nin Müslüman olup onu alacağını düşünüyordu herkes. Bilal gibi yakışıklıyı istemeyip o yaşlı adama âşık olması biraz tuhaftı. Bilal hıdrellez günü evlendi. Rabia bunu duydu. Rabia’da Mayıs’ta Osman’la evlendi. O gün konak çok kalabalıktı.
Evlilikleri çok mutlu devam ediyordu. İhtiyar kocasıyla bir bebeği olmasını istiyordu. Rabia ve kocası Bebek’e tatile gidiyordu. Bu onun Sinekli Bakkaldan ilk ayrılışı oldu. Rabia çok mutluydu. Orası çok güzeldi. İmam’ın evi tamir edildi Her şeyi değişti. Kız tekrar bu eve döndü. Osman Rabia’nın sıhhatindeki değişiklikleri fark ediyordu. Rabia gebeydi. Bu onun sağlığını etkiliyordu. Rabia gündüzleri daha iyiydi. Derslere devam ediyordu. Osman’ın doktor getirmesine izin vermiyordu. Rabia sonunda muayene oldu. Osman sanki bir şeyler saklamak ister gibiydi. Rabia sorduğunda idrarında albümin olduğunu söylüyordu. Rabia buna gerçekten inanmadı. Tekrar sorduğunda çocuğu almak için sezeryan ameliyatına gerek olduğunu öğrendi. Rabia çok korkuyordu. Osman ona kurtulanların olduğunu inandırmaya çalışıyordu. Osman yaşaması için çocuğu alması gerektiğini söylüyordu. Yani çocuğu alacaklardı. Herkesin çabalarına rağmen ameliyat olmayı kabul etmedi. Çok çabuk iyileşti. Doktorlar bu olaya çok şaşırdı. Perhize dikkat ederek bu hastalığı çabuk atlattı. Çocuğu doğurdu. Tevfik döndüğünde torununu görünce çok mutlu oldu ağladı.
HALİDE EDİP ADIVAR
İlk yorum yapan olun