
Uçsuz bucaksız yeşil kırların bir yerinde üç kelebek yaşardı.
Bu üç arkadaşın biri beyaz, bir kırmızı, biri de sarı renkteydi.
Kelebekler güneşte uçuşuyorlar, bir çiçekten ötekine konarak dans ediyorlardı.
Çok hoşlanarak yaptıkları bu gezintileri çok sürmedi.
Birden gök gürledi, bulutlar çoğaldı ve yağmur başladı. Sırılsıklam oldular.
Hemen evlerine dönmek istediler. Oysa evlerinin kapısı kapalıydı ve anahtarlarını bulamamışlardı.
Bir süre dışarıda kalacaklardı. Bir an önce kendilerini ıslanmaktan kurtaracak kapalı bir yer bulmak zorundaydılar.
Bu nedenle sarı-kırmızı çizgili lalelerin yanına uçtular ve dediler ki: “Lalecik ne olursun, bize azıcık çiçeğini açar mısın? Bizi ıslanmaktan ıslanmaktan kurtarır mısın?”
Laleler; “sarı, kırmızı kelebekler gelebilir ama beyaz kelebekler gelemez” dediler.
Sarı, kırmızı kelebekler; “hayır, sen bizim arkadaşımızı almazsan biz de sana gelmeyiz” dediler.
Yağmur yağmaya devam ediyordu. Kelebekler bu kez gidip leylağa kondular.
“Sevgili leylak ne olursun bize azıcık çiçeğini açar mısın? Bizi ıslanmaktan kurtarır mısın?” diye yalvardılar.
Leylak dedi ki; “ beyaz kelebeği kabul ederim, çünkü tıpkı benim gibi görünüyor. Fakat ötekileri istemem.”
Bu söz üzerine beyaz kelebek “sen benim arkadaşlarımı kabul etmedikten sonra, ben de sana gelmem.”
“Biz birbirimizi yalnız bırakmaktansa hep birlikte ıslanmaya razı oluruz” diye yanıt verdi.”
Hep birlikte uçmaya devam ettiler.
Güneş kelebeklerin birbiriyle ne kadar dost olduklarını ve birbirlerinden ayrılmadıklarını duydu.
Ve bulutların arasından kendisini gösterdi.
Bulutları uzaklaştırdı, her tarafı aydınlatmaya başladı.
Kelebekler çok geçmeden kanatlarını kurutmuş, vücutlarını ısıtmışlardı.
Kanatları eskisinden de güzel parlıyordu.
Üç dost neşe içinde yeniden dans etmeye başladılar, akşama kadar oynadılar.
Sonra hep birlikte uçarak evlerine döndüler.
Anahtarlarını bulup içeri girdiler ve uykuya hazırlandılar.
İyi Geceler..
İlk yorum yapan olun