
Tavuğun biri, türkü söyleye söyleye toprak bir yolda geziniyordu. Bunu uzaktan bir tilki gördü.
Aman, ne iyi dedi, avım ayağıma geliyor. Biraz daha yaklaşsın da şunu tutayım.
Tavuk da tehlikeyi gördü. Hemen türküsünü değiştirdi:
Gıdak gıdak! … Gıtgıdak
Tilki bekliyor şu işe bak.
Şimdi ben ne edeyim,
Hangi yana gideyim?
Gıdak gıdak! … Gıtgıdak
En iyisi kaçmak, kaçmak.
Tavuk, türküsünü çağırırken tilki atılıp onu yakaladı. Tavuğun aklına bir oyun geldi. Bunu yaparsa tilkiyi aldatıp kaçabilirdi.
Tavuk:
Kok – kok – kok kuu ! Kok – kok – kok kuu !
Tilki:
Ne diyorsun? Bu nasıl türkü?
Tavuk:
Susss! Susss! Sihirli bir yumurta yumurtluyorum. gıdak gıdak .. ko – kok – ko … Bak; Tilki kardeş bu yumurtayı kim alırsa, bütün kuşların kralı olacak.
Tilki:
Öyleyse o yumurta benim olacak, haydi çabuk yumurtla.
Tavuk:
İyi ama tilki kardeş ö benim nasıl yumurtladığımı görmeyeceksin. Gördün mü yumurtanın sihiri bozulur. Bana sırtını dön, gözlerini yum, kulaklarını da tıka.
Tilki:
Peki. Ama çabuk ol. Zamanım yok.
Tilki gözlerini yumdu. Beklemeye başladı. Tavuk sessizce tilkinin yanından uzaklaştı. Tilkinin sevincine diyecek yoktu. İçinden bir türkü tutturmuştu:
Sihirli yumurtayı alacağım,
Kuşlara kral olacağım.
Biraz sonra tilki gözlerini açtı. Tavuk çoktan kaçıp gitmişti. Tilki kendi kendine kızıp bağırmağa başladı:
– Ah ! Bana oyun etti. Aldattı, kandırdı. Ona nasıl inandım? Alacağın olsun tavuk, alacağın olsun! Bir daha seni elime geçirirsem bırakır mıyım?
İlk yorum yapan olun