Akıllı Evlat

Bir varmış, bir yokmuş. Evveli evveliyken develer tellal iken.

Kediler berber, horozlar imam iken…

Annem eşikte, babam beşikteyken…

Ben babamın beşiğini tıngır mıngır sallarken…

Annem düştü eşikten, alnı yarıldı kaşıktan…

Annem kaptı sopayı, babam kaptı maşayı.

Karıncaya vurdum palanı.

Kırk yerinden bağladım kolanı.

Evvel zaman içinde ben öyle bir kabadayı idim ki karıncaya biner, deveyi kucağıma alırdım. Tophane güllelerini leblebi diye yutar, minareleri boru diye belime sokardım.

Masaldır bunun adı. Dinlemekle çıkar tadı. Her kim bu masalı dinlemezse gece rüyasına girsin kör kedi. Evvel zaman içinde zenginlerden zengin bir adam varmış. Zengin adam üç oğlunu da çağırarak demiş ki:

– Ölmeden önce mallarımı aranızda bölmek istiyorum. Ne olur ne olmaz belki ben öldükten sonra aranızda anlaşamaz kavga edersiniz. Hâlbuki ben sizin kardeş kardeş birbirinizi severek yaşamanızı istiyorum. Zaten kardeşlere yakışan da budur.

Arka arkaya birkaç defa öksürdükten sonra sözlerine şöyle devam etmiş:

– Şimdi her birinize birer kese altın vereceğim. İstediğiniz yere gidin üç yıl dolmadan buraya dönmeyin. Üç yıldan sonra döndüğünüz zaman her biriniz bana bu üç yılda neler yaptığınızı anlatacaksınız. Hanginizin yaptığı işleri daha çok beğenirsem mallarımı, paralarımı ona vereceğim. Üçünüz de beni memnun ederseniz mallarımı aranızda eşit olarak paylaştırırım. Haydi, şimdi yolunuz açık olsun evlatlarım!

Çocuklar hemen hazırlığa başlamışlar. İşlerini bitirdikleri zaman gelip babalarının elini öpmüşler.

Atlarına binip yola çıkmışlar. Zenginler zengini ihtiyar, etrafındaki adamlara:

– Artık, demiş çocuklarım nerede ise gelirler. Hasretlik çöktü içime.

Daha sözünü bitirememiş ki adamlardan biri gün doğusunu gösterek:

– Gelenler var, demiş, herhâlde sizin çocuklardır.

İhtiyar zengin yanındaki adamlara:

– İzin verirseniz oğullarım bugüne kadar neler yaptıklarını anlatsınlar!

Okumaya devam...  Akıllı Tavuk

Orada bulunanlar:

– Hay hay, biz de merak ediyorduk zaten.

Önce büyük oğlan söze başlamış:

– Az gittim uz gittim. Dere tepe düz gittim. Altı ay bir güz gittim. Öyle bir yere vardım ki her taraf ormanlık. Pınarlardan buz gibi sular akıyor. Kayalıklarında keklikler sekiyor. Yaylalarında geyikler, ceylanlar dolaşıyor. İnsanların yüzlerinden kan damlıyor. Şu kırk babayiğidi oradan aldım. Onlara ata binmeyi, kılıç kuşanmayı öğrettim. Bana vereceğin malları paraları bu adamlar koruyacaklar.

Ortanca oğlan sıranın kendisine geldiğini anlayarak konuşmaya başlamış:

– Az gittim, uz gittim. Dere tepe düz gittim. Altı ay bir güz gittim. Öyle bir yere geldim ki insan ayağını uzatıp otursa da hiç iş görmese aç kalmaz. Giderken bana verdiğin altınlarla şu yüz deveyi aldım. Ama görüyorsunuz, öyle develer ki her biri bir kese altın eder. Burada onları satarak zengin olacağım. Fazla mal göz çıkarmaz ya…

Ortanca oğlan sözlerini bitirince ihtiyar baba ona da bir şey söylememiş. Sıra küçük kardeşe gelmiş. O, demiş ki:

– Az gittim, uz gittim. Dere tepe düz gittim. Altı ay bir güz gittim. Bir ulu subaşına vardım.

Öyle bir su ki kızıl akar, boz akar, durmaz yatağını yıkar. Sordum, araştırdım, öğrendim ki bu su nice yiğitleri almış, nice gelin duvakları yutmuş da nice çocukları yetim bırakmış. Dört bir tarafa haberci gönderip ustalar getirttim. Kayaları kırdırıp suyun üzerine köprü kurdum. O suyun yetim bıraktığı çocukları da toplayıp buraya getirdim. Mallarını kime verirsen bu çocuklar onlarınevlatları olacak. O, bu çocukları büyütüp yetiştirecek. Hem iyilik yapmış hem de memlekete faydalı insanlar kazandırmış olacak.

İhtiyar adam bastonuna dayanarak ayağa kalkmış, eliyle işaret ederek küçük oğlunu yanına çağırmış. Eğilip onu alnından öptükten sonra:

Okumaya devam...  Anne İle Oğulları

– Aferin sana, demiş, üçünüzün içinde ben yalnız senin yaptığın işi beğendim. Paralarımın, mallarımın hepsi senindir! Bu yetimlere sen babalık edeceksin. Büyük ağabeyin adamlarıyla seni koruyacak. Küçük ağabeyin de develeriyle senin vereceğin işleri görecek. Sen de hepsine baş olacaksın. Bunu hak ettin!

Onlar ermiş muradına. Darısı dostlar başına…

Naki TEZEL

İlk yorum yapan olun

Bir yanıt bırakın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.


*