GAVUR İZMİR

Şimdi İzmir’de hiç yaşamadıysanız öyle uzaktan dinleyerek gavurluğumuzu tam olarak anlayamazsınız… Derin konudur bu… Dışarıdan bu nitelik neden verilmiştir sizce? Uzun yıllar Rum, Ermeni, Müslüman, Yahudi, İtalyan, Fransız aynı mahallede yaşamış, dolayısı ile birbirlerinin kültüründen etkilenmiş; dolayısı ile İzmirli kadın mutaassıp çevrelerdekinden daha rahat. İçerler, gülerler, dansederler… Ekleyin gerisini ne isterseniz.
Ben de İzmir Dil Kurumuna göre anlatayım.
İzmir’de uzun yıllar Rum, Ermeni, Müslüman, Yahudi, İtalyan, Fransız aynı mahallede yaşamış, birbirlerinin kültüründen etkilenmiş. Bu doğru ama çok sığ. Onlar komşu olmuş, mahalle arkadaşı olmuş, sıra arkadaşı olmuş. Elele yaşamış. Birbirinin örf ve adetlerine, inançlarına saygı duymuş, arkasını dönmemiş.
Neredeyse her müslüman bir şekilde Havraya gitmiştir, bar mitzvahta bulunmuştur, bir kilisede Noel ayinine, cenazeye katılmış, mum yakıp dua etmiştir. Ve neredeyse her gayrimüslim de camiye, kabristana gelmiş, dualara amin demiş, son uğurlamaya katılmıştır.
Biz Noel ağacını, hamursuzu, şükran gününü, yumurta boyamayı biliriz, onlar da kına gecesini, ramazanı, iftarı, ezanı, sünneti, mevlüdü bilir. Ölümde eline tatlısını yemeğini alıp gelmeyi bilir. Biz de mesela kaşeri biliriz.
Birbirimizin sofrasına oturduğumuz için yemeklerimizi de biliriz. Ana dillerinde sık kullandıkları 2-3 kelime biliriz.
Hepimiz Hıdrellezde ateş yakmayı, gül ağacına dilek asmayı, sabah dilekleri denize atmayı biliriz.
Kahkahamız duyulur, çünkü sokakta yaşarız. Konuşur hakkımızı savunuruz, çünkü baskı altında değiliz, öğrenmeyi seviyoruz, öğrendikçe aydınlanıyoruz. Dansederiz çünkü bir yanımız efeler, bir arka sokakta 9-8lik bir tempo, karşı yakada sirtaki. Ölmüş olsan kolun oynar.
Böyle böyle gavur olduk işte.
İşin coğrafi boyutu da var elbet. Hava ılıman, 8 ay sokakta oturursun. Deniz yaman, şehrin boynuna 3 sıra inci gibi dolanmış, kirlense de, koksa da yaman işte. İmbatı dersen, işte orada dur, o fettan, uykudaki romantizmi, unutulmuş kahkahaları uyandırır. İnsanı candan, bayılır komşuluğa. Kapılar açık, kahve ocakta hazır…. Üstelik unutulmaması gereken bir mahallede sokakta yaşamak, merdivene oturup çiğdem çitletmek, sosyal paylaşımda bulunmak gibi bir kültürle kapı gıcırtısına oynayan roman kültürü var.
Sosyalleşmeyi mahalle, Kordon’da rakı-balık masası, komşu ziyareti ile de kahkahayla sınırlandırmaz, bu “hemen toplanalım” alışkanlığını “hemen çözelim” şeklinde de uygular.
Gavur İzmir konu insanlık olunca da gavurluğunu gösterir. Bayrağını alır sokağa fırlar. Depremde koli yapar, sıkıntıda para toplar, şehide 2 saatte çözüm bulur.
Tek fark çabuk ağlar, çabuk güler, bunları da çabucak halleder. Ve bir farkı da Akdeniz kanından ötürü gülmeyi unutmadan yola devam etmesidir.
Amma gavuruz biz. Çok güzel gavuruz biz. Ölene kadar da aynen bu şekilde gavur gavur yaşayacağız.”

Okumaya devam...  Sevginin Böylesi

 

Alıntı

İlk yorum yapan olun

Bir yanıt bırakın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.


*