Ya bu deveyi gütmeli ya bu diyardan gitmeli

Uzun zaman önceydi. Hind sultanlarından bir tanesi, Hicaz’a gitti, Hac vazifesini yaptı, Kabe’yi  tavaf etti. Peygamber mescidinde namaz kılldı ve sağ salim ülkesine geri döndü. Bu uzun ve meşakkatli yolculukta, kendisini sırtında taşıyan cefakar devesine bir kıyak yapmak istedi ve vezirlerinde birini acele huzuruna emretti. Vezir nefes nefese koştu geldi. Büyük bir telaş ile sultanı selamladı.

“Beni emretmişsiniz sultanım!”

“Vezir, benim ahırımdaki deveyi biliyorsun değil mi?”

“Hangi deve efendim? Sizin ahırınızda yüzlerce deve vardır.”

“Hangisi olacak canım! Hacca gidip geldiğim deve”

“Aman efendim o mübareği bilmeyenimiz mi var”

“Bak efendi, o deveye iyi bakılacak. Asla hiçbir işte çalıştırılmayacak. Eğer o deveye bir zarar gelirse, herkesten önce seni mesull tutarım. Bu devenin canı senin boynuna asılıdır. O can çıkar ise, seninki de beraber çıkar.”

Vezir, onca işin gücün arasında bir de deve çobanlığı yükünü, çaresiz omuzlarına aldı.

“Aman efendim, o mübarek devenin canı bundan böyle, benim canımdan azizdir!”

Zavallı vezir, kimselere güvenemez, sultanın devesini her sabah bizzat kendisi otlatmaya, kırlarda bayırlarda gezdirip tozdurmaya çıkarırdı. Birgün, kendisini devenin başında gören bir arkadaşı sordu:

“Üstad, sen vezir değil miydin?”

“Öyleyim..”

“Peki bu deve çobanlığı işi nerden çıktı?”

Vezir arkadaşına ah ile vah ede ede olan biteni anlattı. Bu devenin sultan için ne kadar önemli olduğundan bahsetti. Deveni başına birşey gelirse, kendi başından olacağını da korka titreye söyledi. Bunları dinleyen arkadaşı, pek bir üzüldü. Üzüldü ama, durumun çaresizliğine anladı. Vezir arkadşaının omzuna bir iki şaplak atıp:

“Birader durum ortada. Eğip bükmenin lüzumu yok. Ya bu deveyi güdeceksin, ya da bu diyardan gideceksin” dedi.

 

     İnsan üzerine aldığı işi en iyi şekilde yapmalı. Eğer yapmaya niyeti yok ise, hiç üzerine almamalı.

Okumaya devam...  Adam Ol Baban Gibi, Eşek Olma

İlk yorum yapan olun

Bir yanıt bırakın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.


*