Köye Yolculuk

Köye gideceğimiz günü iple çekiyorum. Annem ve babamla birlikte gideceğiz. Otobüste cam tarafına oturacağım. Yol boyunca, otlakları, kuzuları, telefon direklerine konan kuşları, seyretmeye doyum olmuyor.

Nihayet o gün geldi. Sabah erkenden kalktım. Hazırlanıp dışarı çıktım. Sokakta kimsecikler yoktu. Sadece Dursun amcayı gördüm. Dükkanın kepenklerini kaldırıyordu. Benim gezindiğimi farkedince :

– Hayrola delikanlı, dedi. Bu gün pek erkencisin.

– Köye gideceğiz de.

Dursun amca, sırtımdaki yeni elbisemi göstererek :

-Sırtındakileri gören de düğüne gidecek sanır.

Cevap vermedim. Allah biliyor ya, biraz da kızdım. Insan her zaman temiz ve düzenli giyinmek zorunda değil miydi ? ayrıca, dayımın oğlu Yücel’ i çok seviyordum. O da beni çok severdi. Bahçedeki erik ve kayısıların en güzellerini, benim için toplardı. Dere kenarında, çamurdan yaptığı oyuncaklar, hçi aklımdan çıkmaz. İnsan sevdiğinin, saydığının yanına giderken temiz giyinmez mi ?

Otobüs yolculuğumuz hep bu düşüncelerle geçti. Dayımın evinde, her zamanki gibi, sıcak bir ilgiyle karşılandık. Yorgunluğumuz çıksın diye, birer bardak soğuk ayran ikram ettiler. Yücel, kuzu otlatmaya gitmişti. Akşam dönüşünde sevincini bir görecektiniz ! Beni omuzuna bindirip avlunun ortasında fır fır döndürdü.

Akşam olunca çardağın altına kocaman bir sofra kurdular. Yengemin hazırladığı nefis yemekleri neşeyle yedik. Gökyüzü pırıl pırıldı. Etraftan gece kuşlarının ötüşleri duyuluyordu. Şehrin gürültüsünden uzağız. Ne kadar mutluyum, bilemezsiniz.

Gündüz ÇAKIROĞLU

Okumaya devam...  Kamberler Köyü Efsanesi

İlk yorum yapan olun

Bir yanıt bırakın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.


*