Elli Kuruş

(Gazete satıcısı bir çocuk , bu öykünün yazarına her sabah gazete bırakır.)

Karne zamanı birkaç gün gelmedi. Meraklandım, belki de sınava hazırlanıyor dedim. Doğru düşünmüşüm. Sonra geldi. Pırıl pırıl sesiyle :

<< Gazete ! >> diye bağırıyordu . Öksürüyordu da :

– Kusura bakmayın ağabeyciğim . Dersleri hazırlıyordum . Gece yarılarına kadar çalışıp sabahleyin de erken uyanmak çok yordu . İki gün gazete getirmeyi aksattım . Dilber Hanım Teyze öksürük için ilaç yazdırdı ama alamadım .

– Niçin ?

– Beş yüz otuz kuruş ağabeyciğim .

– Ben sana bu parayı versem ?

İçlere çökük gözleri , fırlak elmacık kemikleri , solgun derisinin donukluğu ile öyle bir baktı ki… Para kabul etmek istemiyordu .

Ekledim :

– Öksürük ilacı al diye . Bunu , bana verdiğin gazetelerle parça parça ödersi . Olur mu ?

Hırçın yüzü yumuşadı , duruldu . Çocuksu durumunu aldı .

– Olur , dedi .

– Bakıyorum okuma hırsı var içinde . Okuyup adam olma hırsı . Hoşuma gitti .

Gözlerini yüzüme çevirdi :

– Doktor olacağım ağabey , dedi . Bizim mahalledeki kör , topal , inmeli , sızılı hastaları iyi edeceğim .

Parayı verdim . Aldı . Yıldırım gibi uzaklaştı . Sokağın başından sesi geldi .

– Gazete ! Havadiiis !

Günler geçiyordu . Her sabah , saat gibi şaşmadan geliyor , gazetelerimi veriyordu . Sonra ekliyordu :

– Üç lira kaldı borcum ağabey .

Sonraları borcu iki liraya indi … Bir liraya , sonra da elli kuruşa . Bir gün daha gelir , iki gazetemi verirse , borcunu ödemiş olacaktı . Ama gelmedi . Şaştım . Neden gelmemişti ? Elli kuruşun üstüne yatacağı aklımdan geçmiyordu . Sakın bir trafik kazasında…

Günler geçti. Unutmuştum, gazeteleri başka bir çocuk getiriyordu . Bir kış sabahı , bir çocuk sesi :

– Gazete ! Havadiiis ! diye bağırmaya başladı .

Gazetelerimi almıştım . Ama çocuk , pencere önünde bağırıp durunca , acaba o çocuk mu dedim . Kapıyı açtım . Kısa pantolonlu başka bir çocuk . Koltuğunda gazeteler . Elinde para uzattı :

Okumaya devam...  Aziz Nesin’in Soyadının Çıkış Noktasının Saygı Duyulası Hikayesi

– Ağabeyim kusura bakmasın , dedi amca .

– Bu ne ?

– Elli kuruş borcu kalmış size de…

– Kendisi nerede ?

– Öldü .

Sonra , << Gazete ! Vavadiis ! >> diye koşup uzaklaştı .

Orhan KEMAL

( İlk Gençlik Çağına Öyküler. 1980 )

İlk yorum yapan olun

Bir yanıt bırakın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.


*