
Baba ve iki oğlu bir sandala binerler . Baba , denize dalar . Batmış bir teknenin motorunu söker.İki delikanlı bu motoru yukarı çekerler.Ama babaları bir türlü su yüzüne çıkmaz . Biri hemen denize dalar ve biraz sonra :
– Ah , ah ! … Ahtapot dolanmış babamıza ! Kurtarmak için yanaşmak istedim. Ahtapotun bir kolu, koca bir yılan gibi bana uzandı. Az daha beni de yakalayıp saracaktı. Kendimi su yüzüne dar attım. Ne yapacağız şimdi ? dedi.
Kardeşim tir tir titriyordu. Hemen sarı sandıktan en büyük bıçağı almamla, denize dalmam bir oldu. Ellerim serbest kalsın diye bıçağı, ortasından, dişlerimle yakalamıştım. Olanca gücümle dibe inmeye çalışıyordum. Yosun dallarını elimin tersiyle ittim. Kaçışan balıkların arasından, babamı, ahtapotun kollarından kurtulmak için çabalarken gördüm.
Ahtapot, batan teknenin bir tarafına sinmiş, orada yaşıyor olamlıydı. Babamın makineyi sökerken yaptığı gürültü onu rahatsız etmiş, babama saldırmıştı. Dev gibi bir örümceğe benziyordu.
Oksijen tüpüm yok. Ben, deniz içinde nefessiz kalmaya kardeşim kadar da dayanıklı değildim. Başım dönüyor. Ya ahtapot beni de yakalarsa ? Babamı kurtaramazsam ? Bütün bunlar bir anda aklımdan geçiyor. Ama hemen kararımı verdim : Babama doğru yüzdüm. Ahtapot korkunç gözleriyle bana bakıyordu. Sekiz kolundan serbest olanını bana doğru kamçı gibi salladı. Bir yerimden yakalayıp çekecekti beni. Fakat ben de bıçağı, bu yılan biçimli kola salladım. Sularda bir kızıllık oldu. Şimdi ahtapot, babamın gövdesini sardığı iki kolunu çözdü, beni yakalamak için uzattı. Bu anda babam kollarını kurtarabildi. İyi ! Ben babamın tam üstünde, ahtapotun erişemiyeceği bir yükseklikte idim. Oradan bıçağımı babama doğru bıraktım. Yalpalayarak inen bıçağı babam yakaladı, bana << Sen git >> işareti yaptı. Hızla suyun yüzüne çıktım.
Bir defa kuvvetli soluk alıp tekrar daldım. Büyük yosun dalını gene elimin tersiyle ittim. Balıklar gene kaçıştılar. Ama bir şey göremiyorum. Her yer sanki kızıl bir perdeyle örtülmüştü… Dikkat ediyorum. Kızıllığın ortasından bir adam şekli yukarı doğru süzülüyor. Bu babamdı !… Denizin, yüzdeki mavi sularına doğru yüzüyordu. Şimdi tek kaygum var : Su içinde kendimi kaybetmemek ; çünkü dayanma rekorumu çoktan kırdım. Suyun yüzünü bulmalıydım…
Çok şükür, çıktım. Hemen sırt üstü yatıp sevgili göğümüze baktım, uçan kuşlara baktım. Başımı yana çevirince, babamın kayığa çıktığını görüp sevindim.
İlk yorum yapan olun